yapılırsa “resim” olmaz o.
sen hiç mutlu mutlu başlayıp biten bir roman, şiir, hikâye okudun mu, öyle bir film seyrettin mi? okuyamazsın, seyredemezsin, çünkü yok.
sanat eseri mutlulukla karşılaşınca asit görmüş deri gibi eriyiverir, sanat eseri olmaktan çıkar. daha doğrusu böyle baştan olmaz zaten.
senin şairinin kastı, “hadi yap!” değildi, biliyoruz. onun hayalindeki el, milyonlarca insanın ellerinden oluşmuş koca, nasırlı bir eldi. o el yapacaktı o resmi. o zaman zaten o da resim olmaktan çıkacak, mutluluğun ta kendisi olacaktı.
hem bak başka bir şair de demiş ki, yalnızlık paylaşılmaz.
Ekim 2, 2008, 9:33 pm
“yapilirsa resim olmaz o”‘yu okuyunca aklima yalnizlik paylasilmaz, paylasilsa yalnizlik olmaz gelmisti, ki sonda onu da yazmissiniz. Ozdemir Asaf benim en sevdigim sairlerdendir. Ve o siiriyle sanki matematik bir tanim yaparak yalniz olmama durumlarina yer birakir gibi gelir bana, onca huzne ragmen. Zaten o siirden daha huzunlu, sanirim ondan bir onceki sayfada yer aliyordu:
Herseyi supurebilirsin,
Sonbahari supuremezsin.
Sen, herseyi supurebilirsin,
Sonbahari supuremezsin.
Olsun, siz de posta kutunuza bakiniz o zaman madem.
Ekim 3, 2008, 1:29 am
Benim pek aklima yatmiyor bu tur aksiyomlar.. yalnizlik bal gibi paylasilabilir; paylasildikca da buyur bence.
Ekim 3, 2008, 1:32 am
AKlınıza ne güzel yatmış işte Obli Bey; rahmetli şairimizle düet yapmışsınız…
Ekim 3, 2008, 1:34 am
Yani demem o ki, serbest vezni bi deneyin!!!
Ekim 3, 2008, 1:35 am
…Ve bu arada kendinizle bayramlaşabildiğiniz bir bayram oldu mu bu bayram diye tekerleme cızıktırayım ayaküstü… (Yani bir nevi kutlama sayın bunu!)
Ekim 3, 2008, 1:37 am
Metin bey,
Affetmissiniz siz onu.
Mutlulugun hem resmi yapilir; hem de resim sayilir o.
Nitekim, rivayet odur ki, Abidin bey bu resmi yapmis ve karsiliginda aldigi cok sifirli bir meblag karsiliginda da satmistir. Alan kisi de, bu resmi kendi ‘private collection’una katmistir.
Ikisi de mutludur.
Bize de cene yormak dusmustur.
Ekim 3, 2008, 1:40 am
Yav ne istiyonuz rahmetlilerden siz? Dün Can Yücel, bugün Abidin Dino? Allallaaaa, san’at mecraında bari uslu duralım yaw!
Ekim 3, 2008, 1:42 am
Metin bey,
Yok. Degisen bir sey yok hala daha..
Ekim 3, 2008, 1:46 am
Abidin beyle bir alip veremedigim yok. Ama, entel kliseleri ile ilgili olarak ayni seyleri soyleyemem..
Hem, Abidin emmi o resmi yapmisti bikerem.
Ekim 3, 2008, 1:47 am
Hahhahaaaah! Okudum oni bugün! Gobağım çatladı gülmekten!
Ekim 3, 2008, 1:48 am
Obli Bey (Muzmin Bey’e ithafen),
düşkünlük işe yarar bazan, açar
içine doğru bazı kapıları
düşkünlük işe yarar, bazan açar
“için”e doğru bazı kapıları
Ekim 3, 2008, 1:53 am
“entel kliseleri ”
Heh heh, bugün bayram. Kızmam!
Ekim 3, 2008, 2:58 am
Bayramin, siz yazdiginizda, 1 saat 53 dakika once sona ermis oldugunu soylesem de mi kizmazsiniz?
Ekim 3, 2008, 12:08 pm
I’ıh.
Ekim 3, 2008, 12:36 pm
Metin Bey ve Obli Vious Bey,
Öyle hoş atışmışsınız ki, bayram sonu işyeri nöbeti sırasında okuduğumda, bu zorunluluk halini neşeli kıldı.
Bu arada belirtmeliyim ki, Oblivious Bey’in tarafını tutuyorum; bal gibi mutluluk resmi olur ve de yapılır. Tam tersinin de olduğu ve yapılabildiği gibi…
Ekim 3, 2008, 12:55 pm
“I’ıh.”
Iyi o zaman. Ben de onumuzdeki haftaya kadar sabredeyim bari.
Ekim 4, 2008, 10:30 am
Buna Milliyet’te rastladim.
THY rezervasyondaki bazi musteri diyaloglariymis..
Yalansa gunahlari boylarina ama ben okurken koptum.
http://www.milliyet.com.tr/Yasam/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&Kategori=yasam&KategoriID=&ArticleID=998800&Date=04.10.2008&b=Koparan%20diyaloglar&ver=80
THY: İyi günler, danışma.
Yolcu: İyi günler, bugün nereden bilet alabiliriz?
THY: Sadece Taksim ve havalimanı açık bugün.
Yolcu: Anladım. Taksim’deki havalimanının telefonunu alabilir miyim?
Yolcu: İstanbul’a son uçak kaçta?
THY: Nereden?
Yolcu: Buradan.
THY: Nereden arıyorsunuz?
Yolcu: Şehir içinden.
THY: Nereden?
Yolcu: Erzurum’dan.
Yolcu: İyi akşamlar hanımefendi. Trabzon-İstanbul arası ne kadar sürüyor acaba?
THY: Bir saniye efendim.
Yolcu: Tamam teşekkürler, iyi akşamlar.
THY: Ne kadar kalacaksınız Almanya’da?
Yolcu: Neden soruyorsunuz?
THY: Ona göre bilet keseceğim, onun için.
Yolcu: Ee olsun. Ben uçakta kalmayacağım ki. Otelde kalacağım.
Yolcu: Çocuğumla ben uçacağım, oğluma çocuk fiyatı istiyorum, ne kadardı?
THY: Çocuğunuzun 12 yaşını aşmaması gerekiyor, kaç yaşındaydı?
Yolcu: 32 yaşında.
THY: Çocuğun adını alabilir miyim?
Yolcu: Mustafa İbrahim Sxxxx İxxxx
Hayvan babası böyle bir isim vermiş.
Sanki Arap şeyhi ufacık çocuk…
Dayısıyım, çok üzülüyorum da çocuğa.
Affedersin yani hanımefendi.
THY: Hangi numarada oturuyorsunuz beyefendi?
Yolcu: Sanayi Mahallesi 14 numara.
Yolcu: İyi günler hanımefendi, bir sorum olacaktı.
THY: Tabii buyurun.
Yolcu: THY ticketing bölümünde çalışanların maaşı ne kadar?
Yolcu: İyi günler, ben Almanya’ya gidecektim.
THY: Olur hanımefendi, nereye peki?
Yolcu: Havaalanına.
THY: Uçak akşam 5’te efendim.
Yolcu: Doksan beşte mi, çok geç yahu
Telefona İngilizce hat geldiğini ekrandan gören personel:
THY: Reservation, may I help you?
Yolcu: A ben yanlış basmıştım. Şimdi İngilizce bastım diye İngilizce mi konuşmam gerekecek?
Yolcu: Diyarbakır kaç para?
THY: 58 milyon 500 bin, indirim belgeniz varsa 32 milyon.
Yolcu: İndirim belgesi kaç para?